İbn-i Hacer “Feth’ul- Bari” c. 10, s. 30’da şöyle yazıyor: “Ebu Talha Zeyd bin Sehl kendi evinde bir şarap meclisi düzenledi. On kişiyi de oraya davet etti, hep birlikte şarap içtiler; Ebu Bekir de, kafir müşrikler ve Bedir’de öldürülenler için ağıt olarak bazı şiirler okudu!”
Alimler onların isimlerini bile zikretmişlerdir; onlar şunlardır: Ebu Bekir bin Ebi Kuhafe, Ömer bin Hattap, Ebu Ubeyde-yi Cerrah, Ubey bin Kaab, Sehl bin Beyza, Ebu Eyyub Ensari, Ebu Talha (ev sahibi), Ebu Dücane Semmak bin Harşe, Ebu Bekir bin Şeğub ve o zamanlar 18 yaşında olan ve mecliste sakilik yapan Enes bin Malik.
Nitekim Beyhaki Sünen’inin c. 8, s. 29’unda bizzat Enes’ten şöyle rivayet ediyor: “Ben o gün hepsinden küçüktüm ve meclisin sakisi (şarap sunucusu) idim.”
Eğer kendi kitaplarınıza müracaat etme zahmetine katlanmış olsaydınız, orada büyük alimlerinizin de bunu yazdığını görürdünüz; o halde lütfen tövbe ediniz.
Şimdi siz beylerin zihnini aydınlatmak ve dediklerimizin bizzat alimlerinizin görüşüne dayandığını göstermek için bu olayın sadece bazı senetlerine işaret etmeye çalışacağım.
Muhammed bin İsmail Buhari Sahih’inde “Maide” suresindeki şarap ayetinin tefsirinde, Müslim bin Haccac Sahih’inde Kitab’ul Eşribe’nin Tahrim’ul- Hamr babında, imam Ahmed bin Hanbel Müsned’in c. 3, s. 181 ve 227’sinde, İbn-i Kesir Tefsir’inin c. 2, s. 93 ve 94’ünde, Celaluddin Suyuti Durr’ul- Mensur’un c. 2, s. 321’inde, Taberi Tefsir’inin c. 7, s. 24’ünde, İbn-i Hacer Askalani İsabe’nin c. 4, s. 22’sinde ve Feth’ul Bari’nin c. 10, s. 3’ünde, Bedruddun Hanefi Umdet’ul Kari’nin c. 10, s. 84’ünde, Beyhaki Sünen’in s. 286 ve 290’ında vs. bu olayı ayrıntılı olarak nakletmişlerdir.
Tarih ve Tefsir kitaplarındaki bilgiler esasınca, şarap haram kılındıktan sonra bile bazı sahabeler şarap içmişlerdir.
Nitekim Muhammed bin Cerir-i Taberi Tefsiri Kebir c. 2, s. 203’te Ebu’l- Kamus Zeyd bin Ali’den şöyle rivayet etmektedir: “Allah-u Teala şarap ayetini üç defa nazil buyurdu, ilk önce şu ayet nazil oldu:
“Sana şarap ve kumar hakkında soru sorarlar, de ki: Her ikisinde de büyük bir günah ve insanlar için bir takım faydalar vardır; ancak her ikisinin de günahı faydasından daha büyüktür.” [Bakara/219.]
Ama bilindiği gibi Müslümanlar uyanmadılar ve şarap içmeye devam ettiler. Hatta iki sahabe şarap içerek namaza durup namazda manasız sözler söylediler. Bunun üzerine şu ayet nazil oldu:
“Ey iman edenler! Sarhoşken namaza yaklaşmayın, ta ki ne söylemiş olduğunuzu bilesiniz.”
Yine sahabe şarap içmeye devam etti Ama sarhoşken namaz kılmıyorlardı. Lakin bir gün birisi (Bezzar, İbn-i Hacer ve İbn-i Merduye’nin rivayet ettiğine göre Ebu Bekir idi) şarap içip Bedir’de öldürülen (kafir)ler hakkında mersiye ve şiirler okudu. Bunu duyan Peygamber-i Ekrem (s.a.a) gazaplı bir halde onun yanına gelerek elindeki şeyle ona vurmak istedi. O sarhoş adam; “Allah-u Teala’nın ve Peygamberinin gazabından Allah’a sığınırım; Allah’a and olsun bir daha içmeyeceğim.” dedi. Bunun üzerine de şu ayet nazil oldu:
“Ey İman edenler! Şarap, kumar, dikili taşlar, fal ve şans okları şeytanın işlerinden olan pisliklerdir; bunlardan uzak durun ki kurtuluşa eresiniz.” [Maide/90.]
Özetle bilmeniz icap eder ki sahabe de diğer Müslümanlar gibi iyi ve kötü yönlere sahipti. Allah-u Teala’nın ve Peygamber-i Ekrem (s.a.a)’in emrine ciddi olarak uyanlar büyük saadetlere eriştiler. Her kim de nefsine tabi olup şeytana uymuşsa hüsrana ve fesada uğramıştır.
O halde sahabeyi eleştirenlerin de mantıklı delilleri vardır. Ashabın kötü sıfatları bizzat kendi kitaplarınıza yer aldığı gibi, Kur’ân’da birçok ayetlerde de şiddetli bir şekilde kınanmıştır. Şiiler de bu açıdan onları eleştirmektedir. Ama bilindiği gibi eğer mantıklı bir eleştiri karşısında mantıklı bir cevap varsa onu da kabul etmek gerekir.
Kınanmış sıfatlardan biri insanın gereksiz yere sevmesi veya buğz etmesidir. Yani insanın fert veya cemaate karşı duyduğu ilgi ve sevgiden dolayı onların tüm söz ve davranışlarını görmezlikten gelmesi ve hiçbir kötülüğün olmadığını söylemesidir.