HİRA.FORUM777.COM
Sitemizden daha iyi yararlanmak için lütfen üye olunuz veya giriş yapınız!
HİRA.FORUM777.COM
Sitemizden daha iyi yararlanmak için lütfen üye olunuz veya giriş yapınız!
HİRA.FORUM777.COM
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.
HİRA.FORUM777.COM

İslam ümmetinin direniş adresi.
 
AnasayfaAnasayfa  Latest imagesLatest images  AramaArama  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yapGiriş yap  
Arama
 
 

Sonuç :
 
Rechercher çıkıntı araştırma
En son konular
» iftira: Ömer Bin Hattabın katili Ebu lulue'nin mezarı türbe haline getirildi
BAB-I ALİ İLİM VAKFI HOCASI İLAHİYATÇI-YAZAR MUSA AYDIN'LA SÖYLEŞİ Icon_minitimePaz Ağus. 22, 2010 8:46 am tarafından Elmeddin

» imam musa kazımın şehadeti
BAB-I ALİ İLİM VAKFI HOCASI İLAHİYATÇI-YAZAR MUSA AYDIN'LA SÖYLEŞİ Icon_minitimeÇarş. Tem. 07, 2010 3:58 pm tarafından kevseri_resul_76_

» hayırlı cumalar
BAB-I ALİ İLİM VAKFI HOCASI İLAHİYATÇI-YAZAR MUSA AYDIN'LA SÖYLEŞİ Icon_minitimeCuma Haz. 18, 2010 2:34 pm tarafından kevseri_resul_76_

» şiaya göre nübüvvet
BAB-I ALİ İLİM VAKFI HOCASI İLAHİYATÇI-YAZAR MUSA AYDIN'LA SÖYLEŞİ Icon_minitimeCuma Haz. 11, 2010 8:54 am tarafından Admin

» SİTEMİZE YENİ LOGO ÖNERİM!
BAB-I ALİ İLİM VAKFI HOCASI İLAHİYATÇI-YAZAR MUSA AYDIN'LA SÖYLEŞİ Icon_minitimePerş. Haz. 10, 2010 6:10 pm tarafından kevseri_resul_76_

» DİNƏ MEYLİN SƏBƏB VƏ MOTİVLƏRİ
BAB-I ALİ İLİM VAKFI HOCASI İLAHİYATÇI-YAZAR MUSA AYDIN'LA SÖYLEŞİ Icon_minitimePerş. Haz. 10, 2010 10:37 am tarafından Admin

» Din haqqında ümumi anlayış.
BAB-I ALİ İLİM VAKFI HOCASI İLAHİYATÇI-YAZAR MUSA AYDIN'LA SÖYLEŞİ Icon_minitimePerş. Haz. 10, 2010 10:33 am tarafından Admin

» Selamünaleyküm
BAB-I ALİ İLİM VAKFI HOCASI İLAHİYATÇI-YAZAR MUSA AYDIN'LA SÖYLEŞİ Icon_minitimePerş. Haz. 10, 2010 10:27 am tarafından Admin

» BAZI KİTAPLAR...
BAB-I ALİ İLİM VAKFI HOCASI İLAHİYATÇI-YAZAR MUSA AYDIN'LA SÖYLEŞİ Icon_minitimeÇarş. Haz. 09, 2010 8:38 pm tarafından kevseri_resul_76_

» ALİMLERİMİZ
BAB-I ALİ İLİM VAKFI HOCASI İLAHİYATÇI-YAZAR MUSA AYDIN'LA SÖYLEŞİ Icon_minitimeÇarş. Haz. 09, 2010 8:23 pm tarafından kevseri_resul_76_

En iyi yollayıcılar
Admin (131)
BAB-I ALİ İLİM VAKFI HOCASI İLAHİYATÇI-YAZAR MUSA AYDIN'LA SÖYLEŞİ Vote_lcapBAB-I ALİ İLİM VAKFI HOCASI İLAHİYATÇI-YAZAR MUSA AYDIN'LA SÖYLEŞİ Voting_barBAB-I ALİ İLİM VAKFI HOCASI İLAHİYATÇI-YAZAR MUSA AYDIN'LA SÖYLEŞİ Vote_rcap 
kevseri_resul_76_ (110)
BAB-I ALİ İLİM VAKFI HOCASI İLAHİYATÇI-YAZAR MUSA AYDIN'LA SÖYLEŞİ Vote_lcapBAB-I ALİ İLİM VAKFI HOCASI İLAHİYATÇI-YAZAR MUSA AYDIN'LA SÖYLEŞİ Voting_barBAB-I ALİ İLİM VAKFI HOCASI İLAHİYATÇI-YAZAR MUSA AYDIN'LA SÖYLEŞİ Vote_rcap 
Hasan_AGA (54)
BAB-I ALİ İLİM VAKFI HOCASI İLAHİYATÇI-YAZAR MUSA AYDIN'LA SÖYLEŞİ Vote_lcapBAB-I ALİ İLİM VAKFI HOCASI İLAHİYATÇI-YAZAR MUSA AYDIN'LA SÖYLEŞİ Voting_barBAB-I ALİ İLİM VAKFI HOCASI İLAHİYATÇI-YAZAR MUSA AYDIN'LA SÖYLEŞİ Vote_rcap 
gulistan_2 (52)
BAB-I ALİ İLİM VAKFI HOCASI İLAHİYATÇI-YAZAR MUSA AYDIN'LA SÖYLEŞİ Vote_lcapBAB-I ALİ İLİM VAKFI HOCASI İLAHİYATÇI-YAZAR MUSA AYDIN'LA SÖYLEŞİ Voting_barBAB-I ALİ İLİM VAKFI HOCASI İLAHİYATÇI-YAZAR MUSA AYDIN'LA SÖYLEŞİ Vote_rcap 
Elmeddin (37)
BAB-I ALİ İLİM VAKFI HOCASI İLAHİYATÇI-YAZAR MUSA AYDIN'LA SÖYLEŞİ Vote_lcapBAB-I ALİ İLİM VAKFI HOCASI İLAHİYATÇI-YAZAR MUSA AYDIN'LA SÖYLEŞİ Voting_barBAB-I ALİ İLİM VAKFI HOCASI İLAHİYATÇI-YAZAR MUSA AYDIN'LA SÖYLEŞİ Vote_rcap 
fizilalilfatıma (29)
BAB-I ALİ İLİM VAKFI HOCASI İLAHİYATÇI-YAZAR MUSA AYDIN'LA SÖYLEŞİ Vote_lcapBAB-I ALİ İLİM VAKFI HOCASI İLAHİYATÇI-YAZAR MUSA AYDIN'LA SÖYLEŞİ Voting_barBAB-I ALİ İLİM VAKFI HOCASI İLAHİYATÇI-YAZAR MUSA AYDIN'LA SÖYLEŞİ Vote_rcap 
abdullah (19)
BAB-I ALİ İLİM VAKFI HOCASI İLAHİYATÇI-YAZAR MUSA AYDIN'LA SÖYLEŞİ Vote_lcapBAB-I ALİ İLİM VAKFI HOCASI İLAHİYATÇI-YAZAR MUSA AYDIN'LA SÖYLEŞİ Voting_barBAB-I ALİ İLİM VAKFI HOCASI İLAHİYATÇI-YAZAR MUSA AYDIN'LA SÖYLEŞİ Vote_rcap 
meshedi313 (16)
BAB-I ALİ İLİM VAKFI HOCASI İLAHİYATÇI-YAZAR MUSA AYDIN'LA SÖYLEŞİ Vote_lcapBAB-I ALİ İLİM VAKFI HOCASI İLAHİYATÇI-YAZAR MUSA AYDIN'LA SÖYLEŞİ Voting_barBAB-I ALİ İLİM VAKFI HOCASI İLAHİYATÇI-YAZAR MUSA AYDIN'LA SÖYLEŞİ Vote_rcap 
Şehadet (11)
BAB-I ALİ İLİM VAKFI HOCASI İLAHİYATÇI-YAZAR MUSA AYDIN'LA SÖYLEŞİ Vote_lcapBAB-I ALİ İLİM VAKFI HOCASI İLAHİYATÇI-YAZAR MUSA AYDIN'LA SÖYLEŞİ Voting_barBAB-I ALİ İLİM VAKFI HOCASI İLAHİYATÇI-YAZAR MUSA AYDIN'LA SÖYLEŞİ Vote_rcap 
Ahir-zaman (10)
BAB-I ALİ İLİM VAKFI HOCASI İLAHİYATÇI-YAZAR MUSA AYDIN'LA SÖYLEŞİ Vote_lcapBAB-I ALİ İLİM VAKFI HOCASI İLAHİYATÇI-YAZAR MUSA AYDIN'LA SÖYLEŞİ Voting_barBAB-I ALİ İLİM VAKFI HOCASI İLAHİYATÇI-YAZAR MUSA AYDIN'LA SÖYLEŞİ Vote_rcap 

 

 BAB-I ALİ İLİM VAKFI HOCASI İLAHİYATÇI-YAZAR MUSA AYDIN'LA SÖYLEŞİ

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
abdullah
Moderatör
Moderatör



Mesaj Sayısı : 19
Puanlarınız : 40
Teşekkür eildi : 19
Kayıt tarihi : 02/02/10

BAB-I ALİ İLİM VAKFI HOCASI İLAHİYATÇI-YAZAR MUSA AYDIN'LA SÖYLEŞİ Empty
MesajKonu: BAB-I ALİ İLİM VAKFI HOCASI İLAHİYATÇI-YAZAR MUSA AYDIN'LA SÖYLEŞİ   BAB-I ALİ İLİM VAKFI HOCASI İLAHİYATÇI-YAZAR MUSA AYDIN'LA SÖYLEŞİ Icon_minitimeC.tesi Şub. 06, 2010 7:36 pm

Musa AYDIN

Caferilik, Hz. İmam Cafer Sadık (a.s)'ın mezhebine mensup olmak demek olup, Hz. Resulullah (s.a.v)'dan sonra İslam camiasının önderliğinin ilki Hz. Ali olan on iki imama ait olduğuna inanan Ehl-i Beyt mektebinin ortak ismidir. Bu mektebe aynı zamanda İsna aşeriyye, İmamiyye, Şiilik ve Alevilik de denmektedir. Ancak bu mektep, Türkiye'mizde daha çok Alevilik ve Şiilik isimleriyle tanınırken; İran, Irak, Azerbaycan, Lübnan, Bahreyn, Suriye, Afganistan, Arabistan, Pakistan Bengladeş ve Hindistan gibi, aynı inancı insanların yoğun olduğu ülkelerde Şiilik ve Caferilik isimleriyle meşhur olmuştur.

Ehl-i Beyt İmamları'ndan Cafer Sadık'ı takip etmek anlamına da gelen ve her yıl Muharrem Ayı'nda Kerbela'da Hz. Hüseyin'in şehit edilmesinin yıldönümlerinde yaptıkları matem ve yas törenleriyle halkın dikkatini çeken Caferi Mezhebi'nin Tokat'ta çok az olmakla birlikte mensupları var. Çorum, Kırıkkale ve Ankara bölgesindeki Caferiler'in saygısını ve taveccühünü kazanmış olan İlahiyatçı- Yazar ve aynı zamanda Bab-ı Ali İlim Vakfı'nın Hocası Musa Aydın sorularımızı cevaplandırdı.

önce kısaca kendinizden bahseder misiniz?

Musa Aydın: Ben Iğdır doğumluyum; İlahiyatçıyım. Takriben 17 yıl dini eğitim aldım. Şu anda Ankara ve Kırıkkale’de Bab-ı Ali İlim Vakfı çatısı altında vakfın hocası olarak faaliyet göstermekteyim.

Türkiye’de ne kadar Caferi var ve bunlar genel olarak nerelerde yaşamaktadırlar?

Bu konuda yapılmış istatistikî bir çalışma ve veri yoktur, ama tahmini olarak üç milyon civarında olduğu söyleniyor. Türkiye’deki Caferiler yoğun olarak, Iğdır, Kars, İstanbul, Ankara, İzmir, Bursa, Çorum gibi şehirlerde yaşamaktadırlar. Ama birçok şehirde azda olsa Caferi vatandaşlara rastlamak mümkündür.

Türkiye Caferilerinin tarihi kökeni hakkında bilgi verebilir misiniz?

Türkiye, Azerbaycan ve İran’daki Azerilerin bölge olarak birbirlerine yakın yerlerde yaşadıklarından ve hepsinin Caferi olduklarından hareketle birbirlerinden kültürel olarak etkilendiklerini söylemek mümkündür.

Sünnilikten Caferiliğe geçenler var mı? Varsa mezhep değiştirmelerinin sebebi nedir?

İnsanın meraklı bir yapıya sahip olduğunu dikkate alırsak din, mezhep ve hatta siyasi görüş değiştirme durumu sıkça rastlanabilir bir gerçek olarak karşımıza çıkar. Dünyanın birçok yerinde olduğu gibi Türkiye’nin de birçok yerinde bu gibi insanlara rastlamak mümkündür. Sebebini ise asıl onların kendisine sormanız gerekir. Öyle zannediyorum, bu araştırmalarının bir sonucu olsa gerek. Gerçi bunlardan bazıları bunun nedenlerini yazdıkları bazı kitaplarda açıklamışlardır ki bu konuda en etkili faktörün İslam’daki Ehlibeyt olgusu ve bunun önemi olduğu kanaatindeyim. Bizce Müslümanların genel tarihi incelendiğinde Kur’an ve Sünnet açısından Ehlibeyt gerçeği onca önem arzetmesine rağmen ihmal edilmiş ve adeta Müslümanların gündeminin dışına itilmiştir. Ehlibeyt İmamlarına mensup mezheb, hak mezhepler içine bile alınmamış, kaynaklarda onlardan nakledilen öğretilere hemen hemen hiç yer verilmemiştir. Örneğin İmam Cafer-i Sadık dört mezhep İmamının iki tanesinin (İmam Ebu Hanife ve İmam Malik) direk hocalığını yapmasına rağmen, fıkıh ve ilmihal kitaplarında talebelerinin görüşlerinin yanında hocalarının görüşlerine de yer verildiğini göremezsiniz. Bu konuda belki de en çok uzun yıllar Müslümanlara hüküm süren Emevilerin siyasetleri etkili olmuştur.

İran Caferiliği, Irak Caferiliği ve Türk Caferiliği ayrımı yapılabilir mi? Evetse farklılıklar nelerdir?

İtikadi ve ameli olarak aralarında hiçbir fark yoktur. Ama bunların dışında dini konularla alakalı olmayan toplumsal örf ve adetlerde bir takım farklılıklar vardır elbette ve doğaldır.

Din adamlarınızın eğitim düzeyi nedir? Eğitimlerini nasıl sağlıyorsunuz?

Caferi âlimlerin birçoğunun en az doçentlik, bazılarının ise profluk düzeyinde eğitimleri vardır. Şimdiye kadar bu mezhebin öğretilerine dayalı eğitim merkezlerinin ülkemizde bulunmaması nedeniyle Caferi âlimleri eğitimlerini yurt dışında (İrak ve İran’da) almaktadırlar.

Kendi aranızdaki ilişkileriniz nasıl? Türkiye’deki bütün Caferiler irtibat halinde mi?

Elbette ilişkilerimiz vardır. Bazı konularda her kesimde olduğu gibi aramızda üslup farklılıkları olmakla birlikte özellikle mezhebimizi, itikadımızı ve milletimizi ilgilendiren genel konularda koordineli olarak hareket etmekteyiz.

Kendinize has radyo, dernek, yayınevi, vb. kuruluşlarınız var mı? Varsa bunlar hakkında bilgi verebilir misiniz?

Caferilere ait faaliyet gösteren birçok Vakıf, dernek, Yayınevi vs. elbette vardır ki yakından ilgilenenlerin malumudur; ancak ulusal düzeyde yayın yapan radyo ve tv maalesef mevcut değildir.

Ne gibi dini ve kültürel faaliyetleriniz var?

Diğer Müslüman kardeşlerimiz gibi bizim de camilerimiz, vakıflarımız, derneklerimiz, yayınevlerimiz, dergilerimiz vs. kanalıyla yapılan rutin faaliyetlerimiz vardır.

Bu faaliyetlerinizi ne amaçla yapıyorsunuz?

İnancımızın gereklerini öğrenmek, arzu edenlere öğretmek, yaşamak ve yaşatmak için.

Öğretilerinizi yaymaya çalışıyor musunuz?

Bizim faaliyetlerimizin amacı, iki ana hedefte özetlenebilir:

Bu inanca mensup kimselere mezhebimizin öğretilerinin sağlıklı bir şekilde ulaştırılması.
Başkalarının bizi yanlış anlamamaları ve bizi bizimle tanımalarını sağlamak için mezhebimizin öğretilerinin delilli bir şekilde ortaya konması...

Okullardaki din kültürü dersleri hakkında ne düşünüyorsunuz?

Bu kitaplarda eğer gerçekten din adına çocuklarımıza bilgi verilecekse ve bu ülkede sadece bir mezhebe mensup kimseler yaşamıyorsa, her konuda Müslümanlar arasındaki farklılıklar, onların kendi kaynaklarına dayandırılarak tarafsız bir şekilde işlenmelidir. İsteyen istediğini alsın… Aksi takdirde Örneğin Caferi bir öğrenciye Sünnilik anlayışına dayalı din kültürünü zorunlu olarak vermeğe çalışmak, dayatma değil de nedir?

Diyanetle ilişkileriniz ne durumdadır?

Bugünkü diyanet teşkilatının sadece Sünni anlayışa, hatta sadece Hanefilik anlayışına hizmet ettiğini söylemek kehanet olmasa gerek. Ancak bizim problemimiz bu değil. Bunu söylerken diyanet bize de hizmet versin demek istemiyoruz. Böyle bir talebimiz şimdiye kadar olmamış, olmayacak da. Bizim onlardan tek istediğimiz, kendi doğrularını ve yöntemlerini zorla başkalarına dayatmaya çalışmamaları. Hele hele bu teşkilatın başında yer alan şahısların, iki de bir kalkıp Camiamız hakkında olur olmaz demeçler vermeleri, bizleri derinden yaralamaktadır. Bu ülkede Caferi mensuplarından şu ana kadar ülkemize, milletimize ve değerlerimize yönelik herhangi bir olumsuzluğa rastlanmış mıdır? Eğer varsa örneği veya örnekleri, bunun gereğini sorumlusu olan, hükümet ve emniyet güçleri yerine getirsinler. Kimsenin de buna bir diyeceği yoktur ve olamaz da. Değilse (ki değildir), o halde Caferilerle ilgili bir takım kuşkulu demeçlerin hem de diyanetin tepesinde olan kimseler tarafından verilmesini nasıl yorumlamamızı bekliyorsunuz? Diyanetin resmi yayınlarında ve internet sitesinde hala Caferilik ve Şiiliğin sapık ve bidat mezhepleri arasında gösterilmesiyle birlikte bu camianın bu teşkilata karşı olumlu yaklaşması belenebilir mi?

Caferiliğin diyanette temsili problemine nasıl bakıyorsunuz?

Diyanet camiamız hakkındaki yanlış tutumlarını düzeltmelidir; bizimle ve inançlarımızla uğraşmaktan vazgeçmeli ve bizi bize bırakmalıdır diye düşünüyoruz.
Elbette yukarıda da değindiğimiz gibi bu camiaya mensup kuruluşlar, müesseseler ve faaliyet merkezleri kanunlara uygun bir şekilde tesis edilmektedir. Özellikle camilerimizin dernekleri var ve İç İşleri Bakanlığı tarafından denetlenmektedir. Yine de memleketimizin maslahat ve menfaatlerine aykırı bir durumdan endişe duyuluyorsa, sorumluları kimse gerekeni yapar. Ama bizi diyanete bağlayıp da bu yapısıyla belli bir akımın düşüncelerini bize dayatmaya çalışırlarsa, bunu kabul etmemiz düşünülemez, hatta gerekirse bütün camilerimizden feragat ederiz, ama böyle bir dayatmaya boyun eğmeyiz. Alsınlar kaç yüz bin camilerine üç yüz camiyi de eklesinler, içleri rahat olsun!

Caferi camilerin denetimi Diyanet'in elinde mi? Cami imamlarınızı Diyanet mi atıyor?

Hayır, camilerimiz kurulan resmi dernekler vasıtasıyla bir kuruş dahi diyanet veya başka bir resmi kuruluştan almadan, sadece halkımız tarafından yapılan gönüllü bağışlarla yaptırılıp idare edilmektedir. Camilerimizde görev yapan İmamlarımız da bu dernekler kanalıyla göreve getirilip geçimleri sağlanmaktadır. Kısacası zerre kadar hükümete ve diyanete bir yük yüklenmemektedir. Cumhuriyetin kuruluşundan bugüne kadar da bu süreç devam etmiş ve hiçbir zaman da hiçbir sorun yaşanmamıştır. Ama nedense bir müddettir Diyanet Teşkilatı sanki yeni uykudan uyanmış gibi ısrarla camilerimizi ve âlimlerimizi kendine bağlamaya uğraşıyor ve ilginç ilginç demeçler sorumlular tarafından verilerek insanlarımız rencide edilmeye çalışılıyor ki bu tutum ülkemizin hoşgörü ortamına ciddi zararlar verir.

Şimdiye kadar Caferiler olarak devletten bir talebiniz oldu mu? Olduysa nasıl bir yanıt aldınız?

Sayın Mesut YILMAZ hükümeti zamanında Caferi âlimler tarafından bir heyet, kendisiyle direkt görüşerek diyanet tarafından camilerimiz konusunda yapılmak istenen yanlış uygulamadan vazgeçilmesini talep etmiş ve olumlu yanıt almıştık. O hükümet devam ettiği müddetçe de önemli bir sorunla karşılaşmadık. Ama bu hükümet iş başına geldikten sonra, iddia ve sloganlarına binaen bu hükümetin bu konuda daha olumlu bir tutum izlemesini beklerken, diyanetten gelen talihsiz açıklamalar ve camilerimiz ve alimlerimizle ilgili anlamsız ısrar ve tutumları bizi hayal kırıklığına uğrattı maalesef.. Her halükarda demokrasi ve özgürlük iddialarını hep ön plana taşıyan ve gayr-i müslim vatandaşlarımıza dahi kendilerine has mabetlerini hiçbir engelle karşılaşmadan rahatça tesis edip faaliyet göstermelerini sağlayan hükümetimizin Caferi dindaşlarına karşı böyle bir tutum içine girmelerine hiçbir anlam veremiyoruz gerçekten.

Diyanette görevli Caferi var mı?

Resmi olarak yok. Sadece bir kişinin fahri imam olarak atandığı söyleniyor ki duyduğumuz kadarıyla o da şu anda böyle bir şeyi inkar ediyor. Esasen böyle bir şey bizim mezhebi öğretilerimize terstir. İmamlık yapacak kimsenin halk tarafından benimsenip, adalet ve liyakatine kanaat getirilmesi gerekir. Yoksa başkalarının atadığı bir kimseyi halk tanımaz ve benimsemezse arkasında namaz kılamaz.

Sünni halkla olan münasebetleriniz nasıl?

Biz onları bizimle Allah’a inanan, kıblesi aynı, kitabı aynı, Resulü aynı dindaşlarımız ve Müslüman kardeşlerimiz olarak görüyoruz. Aramızda farklılıklar elbette vardır. Ama bu farklıklar asla bizim onlara karşı veya onların bize karşı yanlış bir tutum içinde olmamızı gerektirmez, gerektirmemelidir. Özellikle küfür âlemi topyekun elbirliği yapmışçasına bizim en mukaddes müşterek değerlerimizi hedef aldığı bir zamanda biz Müslümanların kendi arlarında parçalanmaları, birbirlerine cephe almaları, hiçbir akıl iman ve izan sahibinin kabul edebileceği bir şey olmasa gerek.
Elbette "(Ey Habibim,) müjde ver benim o kullarıma ki sözleri dinler ve en güzeline uyarlar. İşte onlardır Allah'ın hidayete eriştirdikleri ve halis akıl sahipleri." (Zumer, 17-18) ayetinden hareketle, imkanı olan her kesin, sadece ata babadan miras aldığıyla yetinmeyip en doğru olanı bulma gayret ve çabası içinde olması gerektiğini de söylemeye bile gerek Ama eğer araştırmak için bütün imkânlarını kullandıktan sonra her hangi bir görüşte karar kılarsa, bu onun için en azından bir mazeret teşkil eder ve her kesin buna saygı göstermesi gerekir. Çünkü Allah-u Teala kimseyi gücünün üzerinde bir şeyle mükellef kılmayacağını beyan buyurmuştur. Bunu bizzat Allah’ın kitabı beyan ediyor. Her halükarda biz bütün Müslümanların özellikle küfrün tek millet haline geldiği günümüz şartlarında, ümmetim maslahat ve menfaatlerini her şeyin önünde tutup, birlik ve beraberliğimize zarar verecek her türlü söylem ve eylemden uzak durmamız gerektiğine ve bu birlik ve beraberliği bozmaya ve aramıza fitne tohumları ekmek isteyenlere karşı son derecek hassas ve tedbirli olmalı ve safımızda asla yer vermemeliyiz. Gazze konusunda bütün Müslüman kesimlerden gösterilen hassasiyet her konuda gösterilmeli ve saflar küfre ve İslam düşmanlarına karşı birleştirilmeli, sıklaştırılmalıdır..

Halktan ne gibi tepkiler alıyorsunuz, en çok hangi sorularla karşılaşıyorsunuz?

Bizi bilmeyen veya yanlış bilen kimselerle bir araya geldiğimizde en azından şaşıran kimselerle elbette karşılaşıyoruz. Ama bizi bizimle öğrenmeye yanaşanların hemen hepsinin (nadir istisnalar hariç) bakış tarzlarının değiştiğini, en azından anlayışla karşıladıklarını ve bizim de kendimize göre delillerimizin olduğunu ve İslam mezheplerinden bir mezhep olduğunu görüp ön yargılarının değiştiğini görüyoruz ki bu da bizi mutlu ediyor tabi.

Türkiye’deki Aleviliğe bakışınız nedir?

Onları da İslam ümmetinin bir parçası olarak görüyor ve özellikle Ehlibeyt sevgisi üzerinde birleşiyoruz. Elbette şunu da arzu ediyoruz ki bu kardeşlerimiz Ehlibeyt’i büyük bir aşkla sevdikleri gibi, hem fikri olarak, hem ameli olarak her konuda Ehlibeyt’i kendilerine örnek ve önder edinsinler. Rabbim hepimizi bu büyük nimete layık kılsın inşallah.

Alevi halkla olan münasebetleriniz nasıl?

Kardeşçe, dostça; diğer bütün Müslüman kardeşlerimizle olduğu gibi…

Dünya genelinde düşündüğümüzde günümüz Müslümanların bugünkü durumunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Başında çobanı olmayan büyük bir sürü, maddi ve manevi hazineler üstünde yaşamasına rağmen bundan gafil ve habersiz kalan, ya da hazinelerinin değerini bilmeden başkalarına peşkeş çeken yığınlar olarak görüyorum. Ama yavaş yavaş da olsa değerlerini sahiplenme ve savunma yönünde kıpırdanmaları görmek, insanı sevdiriyor ve geleceğe umutla bakmamızı sağlıyor.

Son zamanlarda oldukça popüler olan dinler arası diyalog hakkındaki görüşünüz nedir?

Dinler arsında diyalog eğer izzetli bir duruş, saygı ve anlayış ortamında ve sağlıklı bir zeminde görüş alışverişinde bulunmak ise, buna bir diyecek yok; zaten Kur’an’ın çağrısı da bu yöndedir. “Ey Kitab Ehli, ancak Allah’a ibadet etmek, ona hiçbir şeyi ortak koşmamak, Allah’ı bırakıp birbirimizi rab olarak benimsememek üzere bizimle sizin aranızdaki müşterek bir söze gelin.” (Al-i İmran, 64)
Ama karşı taraf bu zeminde değil de senin değerlerine küstahça saldıracak olursa (Papanın geçenlerde yaptığı gibi), fakat sen yine de diyalog çağrısı yapıp adamların önünde eğilip büküleceksin: buna diyalog değil zillet denir ancak.

İsrail- Gazze savaşını nasıl değerlendiriyorsunuz?

Yeni bir Kerbela, kanın kılıca galebe edeceğinin yeniden ispatı. Her şeye rağmen Allah’ın izniyle Müminlerin zafer ve izzeti, kâfirlerin vahşiliği, zillet ve hezimetiyle sonuçlanacak bir mücadele.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://www.ehli-beyt.org/
 
BAB-I ALİ İLİM VAKFI HOCASI İLAHİYATÇI-YAZAR MUSA AYDIN'LA SÖYLEŞİ
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» ey ay (Musa Aydın)
» imam musa kazımın şehadeti

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
HİRA.FORUM777.COM :: MÜÇTEHİTLER, ALİMLERİMİZ, RÖPORTAJLAR :: RÖPORTAJLAR-
Buraya geçin: